benden büyüktü

Uzun zamandır kafamdaydı ve cesaretlenerek çorbada benim de tuzum olsun diyerek yasadığım bir animi yazmaya karar verdim. Yayinlasaniz da, yayınlamasanız da caniniz sagolsun. Sizlere başarılar dilerim. Efendim, dediğim gibi benim bir emlakçi dükkanım var. İki yıl kadar önce sevdiğim bir arkadaşım, “Serdar okullar tatil oldu. Su bizim hanımı yanına alıver. Iste mutfak harçlığı versen olur” deyince adı Ayten olan bu seksi ve taş gibi karıyı yanıma aldım. Simdi eğri oturup, doğru konusalım. Ayteni daha ilk gördüğümde kanım kaynadı ve bebek gibi güzel yüzü, biçimli yuvarlak vücut hatları beni çok etkiledi. Ama arkadaşımın karısı olduğu için elimi bile süremezdim, zaten aramızda en az 10 yas fark vardı yani benden büyük bir kadındı. En azından bu Tatlı ve seksi hatunun götünü ve göğüslerini seyrederek bile mutlu oluyor, arada bir verdiği bacak frikiklerini içim geçerek seyredip, sikimle oynuyordum. Zamanla Aytenle sakalaşmaya, çaktırmadan orasına burasına dokunup tatmin olmaya başlamıştım. Aslında Ayten da az anasının gözü bir karı degildi. Bazen isten erken çıkacak oldu mu bana mutlaka bacak ziyafeti çeker, sonrada, “Serdarcığım biraz isim var. Erken çıkabilir miyim?” diyerek bana o tatlı yanağından bir öpücük rüşveti vererek çıkıp giderdi. Artık bu durum sik sik tekrarlanır olmuştu. Ayten yağcılığını yapıyor, o gül yanağından öpücüğünü veriyor, sonra da gidiyordu. Bir zaman sonra ben bir adim attım. Böyle durumlarda yaragimi kaldırıyor, dolaptan birseyler alma ayağına yatan Aytennin arkasına sokuluyor, sonra da kalkık yaragimi Aytennin götüne bastırıp çekerek izni veriyordum. Ayten gidince de doğruca tuvalete koşuyor, bu taş gibi karının götünü hayal ederek otuz biri patlatıyordum. Dedim ya bu karı çok fettandır diye. İzin alacağı gün mutlaka bol ve incecik bir etek giyiyordu. Sonra da bütün gün eğilip eğilip bana got gösterisinde bulunuyor, en sonunda da, “Serdarcığım izni hak ettim mi?” diyerek sinsice gülüp domalıyordu. Bende yaragimi bir güzel kaldırıyor, iki kalçasının arasına gömüp çekerek, “Tamam güzelim izni fazlasıyla hak ettin” diyerek bu fettan karıya izni veriyordum. Bir keresinde Ayten yine incecik, kısacık bir etekle ise gelmişti. İçimden, “Aytennin yine izin günü. Ama bu sefer ben yapacağımı biliyorum” dedim. Gerçekten de Ayten öğlene kadar bana baldır bacak, göt ziyafeti çekerek koltukta kıvrandırdı. Sonra da dükkanın en dibine gidip, “Serdarcığım izni hak etmek istiyorum” diyerek içindeki siyah tanga külotu gözükecek şekilde domaldı. Öyle ki, Aytennin avuç içi kadar ufacık külotu yuvarlak ve kocaman olan iki kalçasının arsina girmiş, bu harika ve kışkırtıcı Got aklimi başımdan almıştı. “Bir dakika güzelim” diyerek oynaya oynaya yaragimi iyice kaldırmaya başladım. Fettan Karı yan gözle beni kesiyor, bir yandan da kis kıs halime gülüyordu. Yarağım iyice kalkınca Aytennin arkasına geçtim ve ayni anda beline sıkıca sarılıp pantolonumla birlikte yaragimi külotunun üzerinden kalçalarının arasına bastırdım. Kalkık yaragim Aytennin külotunu iterek iki kalçasının arasına gömüldü. Ayten, “Yapma Serdar birisi geliverir” deyince, “Gelmez gelmez. Azıcık dur tatlım, azıcık dur. Ooohh, ne de tatlısın canim. Ooh, ooooohh!” diyerek yaragimi Aytennin ateş gibi yanan kalçalarının arasına bastırıp, kalçalarımı oynatmaya başladım. Zevkten bitiyordum. Ayten, “Hadi yeter, yeter” dedikçe, “Az kaldı tatlım, az kaldı. Ooooohh, canim benim, fıstığım” diyerek yaragimi Got çukuruna daldırıp daldırıp çıkartıyordum ve az sonra da, “Ooh, ooooohh, ooooooohhh!” çekerek boşalmaya başladım. Yarağımı çektiğimde önüm sırılsıklamdı ve Ayten gülerek, “Bu izni fazlasıyla hak etim degil mi Serdar?” dedi. Ayakta yalpalayarak, “Evet orospu” diyebildim. Ayten beni mahvetmiş, belimi getirmişti. Artık isim isti. Belimi getirmeden Aytene izin yoktu. Hatta bazen yaragimi kaldırıp, “Kız bugün isin yok mu? İzin istemiyor musun?” diyordum ve fettan Ayten yüzüme gülerek gidip köşede domalıyor, sonra da, “Hadi bugün şirkettensin!” diyordu. Bende yaragimi pantolonumla birlikte kaldırdığım eteğinin altından götüne dayıyor, sonra da ateş gibi yanan kalçalarını avuçlaya sıka belimi getirip külçe gibi yerime oturuyordum. O gün Ayten yine kısacık bir etekle gelince, “Hadi oğlum Serdar hazırlan. Bu orospu seni yine hamamci yapacak!” diyerek bir ara tuvalete gittim ve donumu çıkartıp bir poşete koyarak yerime oturdum. Ayten öğlene kadar beni mahvetti. Bacak gösterdi, göt gösterdi beni duman etti. Yarağım kalkıp kalkıp iniyor, kasıklarıma ağrılar giriyordu. İçimden, “Hadi be kızım iste artık su izni. Ben de o güzelim gotunde belimi getirip rahatlayayım” diyerek yerimde kıvranıyordum. Sonunda Ayten her zamanki köşesine geçti ve o güzelim gotunu domalarak, “hadi serdar hakkini al, iznimi ver. Çok acele bir isim var” dedi. “Tamam” dedim. Gidip kapıyı içten kilitledim ve yerime oturup yaragimi bir güzel kaldırıp Aytennin arkasına sokuldum. Ayten mis gibi gotunu domalmış ufak ufak da dişi köpeğin erkek köpeğe kuyruk salladığı gibi calkalayordu. İçimden, “Yedim o gotu Ayten!” diyerek hemen pantolon düğmelerimi çözdüm ve yaragimi çıkardım. Ayten bu durumu görmemişti. Yarağımı elime aldığım gibi Aytennin iki kalçasının arasına dayayıp, beline sarıldım. Ateş gibi yanan yaragimi gotunde hisseden Ayten, “Aa, yaragini çıkartmış. Yapma ama Serdar” dedi. “Dur kız azıcık. Ne var bunda” diyerek yaragimi külotuyla birlikte gotune bastırıyor, yaraimin kafası külotunu iterek iki kalçasının arasına giriyordu. Sıcacık kalçalar aklimi başımdan almıştı. Hele de yaragimi kalçalarının arasına gömdüğüm Ayten bazen kendini kasıveriyor, o zaman da yaragimin kafası iki kalçasının arasında eziliyor, çığlık atmamak için kendimi zor tutuyordum. Artık bu oyuna bir son verme zamanı gelmişti. Çaktırmadan yaragimin kafasını tükürükleyerek, “Serdar sana kurban olsun yavrum. Sen benim canimsin güzelim” diyerek ufacık külotunu yana çektim ve yaragimin kafasını Aytennin tam Got deliğinin üzerine dayayıp, “Ooooohh canim” diyerek bastırdım. Aytennin ufacık Got deliği önce bir esnedi, gerildi ve güzelim gotten, “Ploooooopp!” diye bir ses çıktığı an benim yarak Aytennin gote giriverdi. O an orospum, “Aaaaaahh cikaaaaarrrtt Serdar… Cikaaaarrrrtttt!” diye bir çığlık attı. Korkarak yaragimin kafası Aytennin sımsıkı gotunun içinde durdum. Beline daha da siki sarılıp, “Dur bağırma canim. Bak inan ki hepsini sokmiycam. Sadece kafası, sadece kafası!” diyerek Ayteni sakinleştirmeye çalışıyordum. Ayten öne doğru hamle yaparak, “Ama çok aciyo. Seninki çok kalın. Aaaaayy, nolursun çıkart sunu içimden Serdar” diyerek ağlamaklı oldu. “Yapma be güzelim, lütfen… Az kaldı, az kaldı… Ooooohh canim, etme be güzelim. Lütfen, lütfen… İnan ki çok az kaldı. Bitiyor, bitiyor… Ooh, oooooohh!.. Bayıldım gotune Ayten, bayıldım canim” diyerek bir anda Aytennin gotune gürül gürül boşalmaya başladım… Yarağımı Aytennin gotunden çıkardığımda kafası kıpkırmızıydı. Ayten ise gotunu tutuyor, bir yandan da, “Ah gotum, ah gotum… Gitti gotum, gitti… Çok hainsin Serdar . Çok canimi yaktın” diye sızlanıyordu. Ayten birkac gün beni yanına bile yanaştırmadı. Hatta, “Gotcu Serdar, gotcu Serdar!” diye benimle dalga bile geciyordu. Ama birgun öyle bir isi düştü ki, “Kafasını sokmadan sana izin yok. Ne yapayim kendin alıştırdın orospum” dedim. Ayten çaresiz, “Bak sadece kafasını sokucan. Tamam mi?” dedi. “Tamam, söz dedim” dedim ama gotu o kadar harikaydı ki bir anda Ayteni bağırta bağırta dibine kadar geçiriverdim. Bu sikisten sonra Aytennin gotu yaragima alıştı. Sürttürme ile başlayan oyunumuz bir anda Got sikmeye dönüşmüştü. O yaz Aytennin gotunu yedim bitirdim. Hatta kisin bile cani istedikçe dükkana geliyor, gotunu siktirip gidiyordu. Daha sonra kavga ettik ve artık dükkana gelmiyor kim bilir başka kimlere siktiriyor artık o muhteşem götünü?